T24 Kültür-Sanat
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, romantik ve klasik periyotların ortasında kıymetli temaslar kuran ve kendisinden sonra gelen beyaz balelerin habercisi; en büyük bale yapıtlarından biri olan La Bayadère’i bale severlerle tekrar buluşturmaya hazırlanıyor.
Atatürk Kültür Merkezi – Türk Telekom Opera Salonu’nda seyircisi ile buluşacak La Bayadère balesi; Hindistan’da geçen konusu, aşk ve entrika yüklü sihirli atmosferi, Marius Petipa’nın eşsiz koreografisi, Ludwig Minkus’un müziğinin melodik çekiciliğinin yanı sıra, gösterişli töresellik ve etnik ögeler içeren sahneleri ve harika danslarıyla bale severlere çok şey vadediyor.
İlk defa St.Petersburg – Bolşoy Kamenny İmparatorluk Tiyatrosu’nda 4 Şubat 1877 ‘de sahnelenen, bestesi 1871-1886 yılları ortasında bu tiyatroda resmî bale müziği bestekarı olarak misyon yapan Ludwig Minkus’a ilişkin olan yapıtta, yaylı çalgılar eşliğindeki yumuşak notalardan, vurmalı çalgılar eşliğindeki sert notalara geçiş yapan müzik, güzel ve makûs olayları evvelce haber verir niteliktedir. Koreografideki her adım, müzik ile harika bir ahenk içindedir. Batının koreograf Petipa’yı tanımasını sağlayan La Bayadère, çağdaş eleştirmenler tarafından en büyük başyapıtlardan biri olarak değerlendirilirken, bilhassa üçüncü perdedeki eşsiz kısım ‘’Gölgelerin Krallığı’’ yalnızca La Bayadère’in değil, klasik balenin de koreografi manasında en akademik ve en zorlayıcı sahnelerinden biri olarak nitelendiriliyor.
Türkiye prömiyeri 31 Mart 1997’de Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından gerçekleştirilen La Bayadère’i Ayşem Sunal Savaşkurt sahneye koyuyor. Bale severlerin Efter Tunç’un dekorları, Gülden Sayıl’ın kostümleri, Lider Arık’ın ışıkları ile Hindistan’ın baharat kokulu mistik ve etnik atmosferini derinden hissedecekleri La Bayadère, 16,19,23 Ekim ve 7,9 Kasım 2024’de izleyicisi ile buluşmaya devam edecek.
Eserin konusu
Yüce Brahman, rahipler ve tapınak dansçıları Hindistan’da Kutsal Ateş Ayini düzenlemektedir. Tapınak dansçılarının en hoşu olan Nikiya, baş tapınak dansçısı olarak onurlandırılmıştır. Büyük Brahman, Nikiya’ya aşkını ilan eder, lakin Nikiya onu reddeder ve gece vakti asil savaşçı Solor ile gizlice buluşur. Birlikte dans ederler ve Kutsal Ateş üzerine birbirlerine sonsuz aşk kelamı verirler. Kıskanç Büyük Brahman durumu anlayınca, Solor’u öldürmeye ant içer.
Solor ve Gamzatti’nin nişanında Nikiya’ya dans etmesi emredilir. Gamzatti ona armağan olarak bir sepet çiçek gönderir. Nikiya çiçeklerin Solor’dan geldiğini düşünür. Halbuki çiçek sepetinde zehirli bir yılan batındır. Yılan, Nikiya’yı sokar; Nikiya ona sunulan panzehri almak istemez ve ölür.
Solor odasında yapayalnızdır. Nikiya’nın vefatından duyduğu hüzne büsbütün teslim olmuştur. Acısını dindirmek için afyon çeker ve gördüğü halüsinasyonlar onu Gölgelerin Krallığı’na sürükler. Burada Nikiya’nın imgesi, aşklarından kalan anılar gözlerinin önünden gitmez ve Solor kendi ömrüne son verir. Böylece Nikiya ve Solor sonsuz aşkta birleşirler.
|
Künye Koreograf: M. PETIPA Nikiya: Büşra Ay, Berfu Elmas, Berin Kocabaşoğlu |